RSS

Biri Bizi Gözetliyor! Cidden!

Bendeniz web üzerindeki yeni uygulamalara iştahla saldıran biriyim. Ve son zamanlardaki gözdelerim Twitter ve Foursquare!
Öte yandan ne oluyor, ne bitiyor, işler nasıl dönüyor bazen ben bile takip edemiyorum.
Ufak bir örnekle açıklamaya çalışayım, bir avm' ye girip herhangi bir mekanda checkin yapmamla birlikte üst üste telefonuma gelen mesajlar şöyleydi: Mudo'da ShoppingFest'e özel %30 indirim. Bilmem ne optikte Turkcellilere %10 indirim. Şaştım kaldım doğrusu. Bu ne hız!
Biraz ürkütücüydü evet. Ama bunun yanı sıra müşteri ilişkisi, beklentisi ve takibinin ne kadar sıkı yapıldığının, ciddiye alındığınun  ufak bir örneği oldu benim için.
Alışveriş çılgınlığı hele ki kadınlar için en yumuşak karın oldu artık.Markalar da bunu sonuna kadar kullanıyorlar. Sonumuz ne olacak bilemiyorum! Bahar da geldi. Yeni ciciler almalı.
Şimdilik bu kadar, alışverişe çıkıyorum ben. Kendimi kaybetmezsem görüşmek üzere :)

Tulipa - Hair & Beauty Supplies


Tulipa Hair & Beauty Supplies çeşitli kozmetik ve saç bakım ürünleri bulabileceğiniz bir site.
Kısaca keşfimi anlatacak olursam; Türkiyede 70TL' ye satılan bir saç boyasını yaklaşık 12GBP'ye bulmamla başladı. Önce tereddüt ettim Türkiye'ye kargolıyorlar mı diye. Ya da kargo ücretinde bir artış oluyor muydu? Bir mail yazdım belki cevap verirler dedim. 1-2 saat sonra cevap döndüler ve görünen fiyat ve kargo ücretiyle sipariş verebileceğimi söylediler.

Cuma günü verdiğim sipariş salı günü elime ulaştı. Üstelik paketin üstünde çok hoş bir UK pul'u ile birikte :)

Bazen sırf bu yüzden seviyorum ben interneti. Çok bencilce ama çok zevkli! İlerleyen zamanlarda tekrar sipariş verecek olursam, gelişmeleri update edeceğim.
Görüşmek üzere...

Her hafta yeni temalar Tchibo' da!


İş, okul, sınavlar filan derken epeydir ara vermiştim. Bu sefer de yaklaşık 1 senedir takip ettiğim Tchibo’ dan bahsetmek istiyorum.


Bilmeyenler için kısaca tanıtayım; Tchibo, değişen temalarla farklı ürünlerin satıldığı aynı zamanda lezettli kahveler içebileceğiniz ve satın alabileceğiniz bir mağazalar zinciri.

İşin güzel yanı; temaların her hafta yenilenmesi. Her gittiğimde farklı ürünler buluyorum. İhtiyacım olmasa bile, biraz göz atıp inceliyorum. Ayrıca yeni tema gelse bile, eski ürünlerden de bulunduruluyor. Sonradan almak istediğiniz bir şey olursa, yeni tema geldi diye kaçırmış sayılmazsınız. Üstelik internetten de istediğiniz ürünü sipariş verme şansınız var.

Temalardaki ürünlerin fiyatı diğer markalardaki benzer ürünlerin fiyatlarından pahalı değil. Hatta daha uygun bile denebilir. Bunun yanında kalite olarak da oldukça başarılı. Bir mühendis olarak söylemeden geçersem ayıp olur, fiyat/kalite oranı oldukça yüksek! Aynı zamanda müşteri memnuniyeti konusunda da beni bile tatmin eden bir yapıya sahipler. Hizmet anlayışı, güler yüz ve aldığınız bir ürünü değiştirmek istediğinizde sizi geri çevirmemeleri benim için tercih sebebi.

Kahvelere gelecek olursak, bir çok zincir mağazalardakiler kadar iyi ve kaliteli. Marketlerden almaya alıştığımız kahve markalarından çok daha dayanıklı ve aromalı granül kahveleri var. Koca bir kavanozu aylardır dolapta durduğu halde ne yapışma ne de bozulma olmadığı için bu yönden de beni kendine hayran bıraktı Tchibo..

Bu tempoda gittiği sürece daha uzun yıllar takip listemden düşeceğini sanmıyorum. En kısa zamanda sizin de denemenizi tavsiye ederim. :)

Doğadan vs. Lipton

İlgisini eksik etmeyen okurlarımın şu Tahterevalli Dünya’ da yeni bir yazı görmek istediğini duydum. Ben de hemen işe koyuldum. Bir süredir ihmal ettiğim blog’ uma, son zamanların can kurtarıcı icadı poşet çaylar ile bir dönüş yapıyorum. Bunun için en çok satan (ya da benim en çok sattığını düşündüğüm) 2 çay markası Doğadan ve Lipton’ u seçtim. . (Not olarak etmek gerekirse; bu yazıda poşet çaylar baz alınarak gözlem yapılmıştır.)

Kendi yorumlarıma başlamadan önce her iki markanın da ürünlerinden kısaca bahsetmek istiyorum. Öncelikle poşet çay kategorisini kendi içinde Meyve çayı, Bitki çayı, Yeşil çay ve Form çayı olmak üzere 4 ana başlık altında toplanıyor. Doğadan ve Lipton’ un ürün kataloglarını kısaca özetleyecek olursam;

Meyve çayı: Şeftali - Kayısı, Üzüm Çekirdeği - Mürdüm Eriği, Nar - Çilek, Mandalina - Portakal, Meyve Rüyası, Böğürtlen, Elma, Kuşburnu, Limon
Bitki çayı: Ekinezyalı, Ihlamur, Adaçayı, Nane, Nane Limon, Nane Ihlamur, Ayvalı Ihlamur, Papatya, Rezene, Tarçın - Karanfil
Yeşil çay: Sade, Limonlu, Çilekli, Ginkgolu, Nane-Limonlu, Yaseminli, Ballı, A,C,E Vitaminli
Form çayı: Form, Form Kayısı, Form Limonlu, Active, Relax, Mate

Meyve çayı: Erikli Tarçınlı, Yabanmersini, Nar, Elma, Böğürtlen, Kuşburnu, Zencefil Limon
Bitki çayı: Adaçayı, Nane Limon, Rezene, Papatya, Ihlamur
Yeşil çay: Sade, Limonlu, Naneli, Yaseminli Yeşil Çay
Form çayı: Form Plus Şeftali, Form Plus Limonlu, Form Plus, Kışçayı, Yemek Sonrası



Muhtemelen yukarıdaki çay çeşitlerinin çoğunu okumadan devam edeceksiniz birçoğunuz ama olsun  :) (Okuruyla barışık yazarım ben efenim!)

Bana gelecek olursak; önceleri, poşet çay denince aklıma hemen Lipton gelirdi. Son zamanlarda ise; çalışma saatlerinde çay ve kahveye alternatif olarak içilebilecek meyve ve bitki çaylarına merak salınca, bunlardan hangisini alsam diye raflar arasında gezinir oldum. Gerçekten çok çeşit var ve insan kara vermekte zorlanıyor. Ancak bir kaç denemeden sonra damak zevkinizi keşfediyorsunuz. Benim için de öyle oldu. Kış aylarında üşüttüğüm zamanlarda ekinezya ve ıhlamuru tercih ediyorum. Baharın gelmesiyle birlikte daha hafif aromalı olanlara yönelmeye başladım. Örnek verecek olursam; nar, mürdüm eriği ve form çayları hem kokusuyla insanı bunaltmıyor hem de hafif mayhoş tadıyla ferahlık veriyor.

Bu iki markaya baktığımda; Lipton’ da bilindik çayların poşetlenmiş hallerini görüyorum. Evde annemin yaptığı nane-limon, ıhlamur, kuşburnu gibi çayları paketlemeyi tercih etmişler. Doğadan’ ın daha yaratıcı ve çeşitli bir ürün yelpazesi var. Bu da onu daha dikkat çekici yapıyor. Özellikle meyve çaylarındaki yaratıcılık aynı çayı sürekli içip, 1 ay sonra sıkılma tehlikesinden uzaklaştırıyor insanı.

Tat olarak değerlendirmem gerekirse, yine Doğadan tarafında olacağım. Aynı çeşit çayın (misal adaçayı ya da elma çayı) bu iki markada üretilmiş örneklerine baktığımda Doğadan’ ın ciddi bir fark yarattığını düşünüyorum. Değişik bitki ve meyvelerin kombinasyonlarından oluşan paketler lezzet açısından gayet başarılı olmuş.

Siz de siyah çay ve kahve içmekten sıkıldıysanız, markete uğradığınızda poşet çaylar reyonuna bir göz atın. Onca çeşit saydım yukarında, hangisini beğenirseniz artık…

Bugün çaylar benden!
Haydi afiyet olsun!

Geri Dönüşüm Çöp Kutuları

KAĞIT - CAMPLASTİKMETAL


Ofisimizde geri dönüşüm için çöp kutuları oluşturduk. Aslında önce sadece kağıt için planlandı. Baktık ki bol bol fast food, abur cubur ve gazlı içecek tüketen bir şirketiz, kağıttan çok plastik ve teneke kutu atığımız çıkıyor; hepsi için ayrı ayrı kutular ayarladık. Üzerlerine de yazıcıdan çıktı alıp yapıştırdık. Yanyana dizdik odanın en görünür köşesine.

Aslında evlerde de ayrıştırmak lazım çöpleri. En azından plastik ve kağıtları geri dönüşüm kutularına atsak... Diğerlerini pek bilmiyorum ama Ataşehir Belediyesini bu konuda taktir etmek lazım. Bir çok yerde geri dönüşüm atıkları için büyük kutular var.

Bu maddelerin doğada bilmem kaç yılda yol olduğu, yılda ne kadar ağaca mal olduğu gibi konuları artık yazmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Lafı uzatınca sıkılıyorum çünkü. Her yerde onca açıklama yapılırken, duyarlı olan her insanın biraz merak edip öğrenmiş olması lazım. Öyle umut ediyorum.


Ve son olarak; siz de yapın! Evde, okulda, ofiste ya da sokakta. Etrafınıza biraz göz atın, illa ki bir geri dönüşüm kutusu görürsünüz. 3-5 adım fazla yürüyüp, o kutuya çöplerinizi atın.

Bunu ne çocuğunuz ne torununuz için değil, sadece kendiniz için yapın!

Yeşil Haber: Okuyun, okutun, farkımız olsun!



Bugün internette gezinirken, ntvmsnbc.com’ un Yeşil Haber sayfasında bir yazıya denk geldim tesadüfen. Yazı, kurutulmak istenen bir çayı kurtarmaya çabalayan köylülerin direnişini anlatıyordu. Hem fotoğraflar hem yazı çok hoşuma gitti. Belki sizlerin de ilgilisini çeker diye, her zaman oluğu gibi hemen Facebook’ ta paylaştım.


Yazı hoşuma gidince diğer haberleri karıştırmaya başladım. Hepsini okumam mümkün değil ama çoğuna göz attım. (Müsait olduğum bir vakit açıp tek tek okuyacağım ama!) Bir çok konuda kategorilere ayrılmış Yeşil Haber bölümünün, gerçekten de takip edilmeye değer olduğunu farkettim.

Nedir Yeşil Haber? Nelerden bahseder?

Yeşil Haber bölümünün alt başlıklarından kısaca bahsedeyim. Olur ya, sizin de merakınızı cezbeder!

Çevre Bilim kategorisinde, kimyasal ve biyolojik etkenler ile çevre/insan etkileşimine yer verilmiş. Ufukumuzu açmak için güzel düşünülmüş haberler var.

Dünyayı Kirletenler başlığı altında su toprak ve hava kirliliklerine dikkat çeken yazılar toplanmış. Biraz daha sağduyulu olabilmek için bu tür yazılardan haberdar olmak gerekli diye düşünüyorum. İnsanız bazen unutuyor ya da önemsemiyoruz. Ama bireysel davranışların bütünü yaşadığımız dünyayı ya berbat ediyor ya yaşanabilir kılıyor. İşte bunu unutuyoruz.

Farkındalık ve bunun devamında yapılabileceklere dikkat çekmek için Dünyayı Kurtaranlar,

Günümüzün vazgeçilmez bir çevre koruma sistemi olan Geri Dönüşüm,

Doğadaki yepyeni ya da ilginç haberleri paylaşmak için ise Doğal Hayat,

Yüzyılın kabusu haline gelmeye başlayan Küresel Isınma,

Ve yine son yılların en popüler öze dönüş hareketi Organik Yaşam bölümleri oluşturulmuş.

Bütün bunların yanında, yazılara eklenen ilginç ve renkli kareler Yeşil Haber’ i daha okunur kılıyor.

Artık toparlayalım...

Bilgisayar başında ve özellikle internette geçirdiğimiz vaktin çoğunu gereksiz işlere harcadığımızı (Tamam kendim için konuşayım, “harcadığımı”) itiraf etmesek de kabullenmek gerek. İşte, internette öldürdüğümüz bu vakti en azından faydalı birkaç satır okuyarak geçirebileceğimiz bir alternatif olarak görüyorum Yeşil Haber’ i. 



Eti Hoşbeş' le çılgın atmak üzerine!

Denemeyen kaldı mı??

Adı Hoşbeş. Tadı da Hoşbeş.

Bu muhteşem gofreti denemeyen kaldı mı bilmyorum ama bu bulaşıcı bir vaka. Eminim. Öyle olmalı yani. Bana da bulaştı.

Paketi elime aldığım anda çılgın atıyorum. ( Bkz. video: Çılgın atmak nedir? )
Yerimde duramıyorum. Kendimi tutamıyorum!

3 çeşit yapmışlar. Bence daha fazla olmalı. Portakal, muz, badem... Olur yani, ne koysan gider buna. 

Vanilyalısı var. Paketi beyaz olsa daha karizmatik olabilirdi. Mavi yapmışlar. Hindistancevizli sananlar var. (Hindistancevizlisi de güzel olur aslında.) Süpersonik bir tat. Şimdilik favorim bu. Yedikçe yediriyor insana. Müptelanım Hoşbeş, duy sesimiiii!

Fındıklısı klasik gofret gibi geliyor önce, ama finduktan bile daha lezzetli. Yeşil paket ne alaka anlamadım ama orijinal olmuş. Eferim. Hep aynı renkler, hep aynı desenler olmaz di mi? Denedim, beğendim arkadaş. Gofret gofret olalı böyle lezzet vermedi!

Vee çileklisi, en kısa zamanda denicem. Aslında en tutarlısı o. Paketi çilek pembesi. Bi albenisi var. Oldukça başarılı olduğunu duydum. Denemeden bilinmez ama ben biliyorum. Yani hissediyorum. Bir Hoşbeş ne kadar kötü olabilir ki???

Dip not: Çaya batırarak yemeyin. Yazık olur vallahi. Mümkünse telefon, televizyon, kapı, pencere ne varsa kapatın. Ve pakete odaklanın!


AFİYET OLSUN!